KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Şüğlî Ahmed Dede

Hattat
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü

Doğum Tarihi H. 1070
M. 1659-1660
Ölüm Tarihi H. 1140
M. 1727-1728
Doğum Yeri Edirne
Mezar Yeri Edirne

Sanatkâr Hakkında

H. 1070/M. 1659’da Edirne’de doğdu. Babası Darü’l-hadis Cami civarında mukim olup debbâğlıkla meşgul olduğundan, o da baba mesleğine devam ettirmişti. Ancak bir kaza sonucu bir eli ile ayağını yitirip iş göremez hâle gelince yazıya heves ederek, Kevkeb Hafız Derviş Mehmed Efendi'den sülüs ve nesih meşketmeğe başlamıştır.

H. 1090/M. 1679 yılında icâzet almış, başka hattatlardan da istifade ile kısa zamanda hüsn-i hattın kudretli isimlerinden biri haline gelmiştir. Ömrünü mushaf tahriri ve talebe yetiştirmekle geçirerek, Edirne’de bir hayli hattata icazet verdiği bilinmektedir. H. 1140/M. 1727 yılında, yetmiş yaşında olduğu halde vefât etmiş olan Şüğlî Ahmed Dede, Bektâşî Târikatı’na mensûb derviş-meşreb bir zat idi.

Hocaları

Derviş Mehmed Efendi
Aklâm-ı Sitte
H. 1090 / M. 1679-1680

Talebeleri

no image
Edirnevî Abdullah Efendi
Aklâm-ı Sitte
no image
Seyyid Mehmed Efendi
Aklâm-ı Sitte
H. 1108 / M. 1696-1697
no image
Ketânîzâde Ahmed Efendi
Aklâm-ı Sitte

Ketebe.org İsmail Orman

Şi’ir ile de meşgul olup ve müntesibi bulunduğu Bektaşi Tarikatı’nı konu alan şi’irler yazmış olan Şüğlî Ahmed Dede’nin bu özelliğini, kafiyeli yazmış olduğu ketebelerinde de görmek mümkündür. Timurtaş Mescidi ile Saruca Paşa Cami’nde hilye-i sa’adetleri bulunmakta olan hattatın müze ve özel koleksiyonlarda da lehalarına rastlanmaktadır.

Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin

Edirne’de Dârü’l-hadîs Câmi kurbünde olup Tarîka-i Bektaşiyye’ye müntesib idi. Fi’l-asl debbâğ olup sinn-i kühûliyyeti dahi tecâvüzden sonra bir illete mübtelâ ve yek-dest ü yek-pâ olmuşken, tâziyâne-i alâyık-ı mecâzâne ile ârzû-vı tahsîl-i kemâl ve Kevkeb Hâfız Mehmed Efendi’den temeşşuk u sa’y ile sülüs ü neshte “hattât-ı âşık” (1090) târihinde hezâr müsevvedât ile âhiz-i sevvede ve gûşiş-i kitâbet ile dest-res-i izn-i ketebe olmakla semere-i şuglü hüveydâ ve bizâ’a-i şi’riyye dahi peydâ olmuştur. Dede diye hazm-ı nefs ederdi. Yetmiş yaşına yetmiş iken “halvet-i cinân” (1140) târihinde dest ü pâ-keş-i şugl-i dünyâ ve âzim-i âsâyiş-gâh-ı bekâ oldu.