KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Ramazân bin İsmail

Hattat
Şeyh Hamdullah Aklâm-ı Sitte Ekolü

Ölüm Tarihi H. 1091
M. 1680
Doğum Yeri İstanbul
Mezar Yeri İstanbul-Zeytinburnu

Fotoğraflar

Sanatkâr Hakkında

Hasodabaşı Çarşısı yakınlarındaki Yaylâk Cami’nin imâmı İsmâ‘il Efendi’nin oğlu olup İstanbul’da doğdu. Bu münâsebetle “Ramazân bin İsmâ‘il” ketebesini kullanmıştır. Medrese tahsîli esnâsında Abdullah bin Cezzâr’dan aklâm-ı sitte dersleri aldı. İcâzetini aldıktan sonra bir müddet celî sülüs üzerine yoğunlaştıysa da, babasının vefâtı üzerine mezkûr caminin imâmeti uhdesine tevdi edilince, daha ziyâde Kur‘an-ı Kerîm istinsâhına yöneldi. Her gün yarım cüz yazmakla, 400 kadar nüshâ-i mübâreke vücûda getirmeye muvaffak oldu.

1091 senesi Ramazân-ı Şerîf’inin Kadir Gecesi’nde (21 Ekim 1680) vefât etti. Müntesiblerinden olup ihyâsına himmet ettiği Kadirî Târikatı’ndan Gavsî Efendi Dergâhı hazîresine defnedildi. Ancak Yenikapı Mevlevîhânesi civârında bulunan bu dergâhın arsası bugün gecekondular tarafından işgâl edilmiş olduğu gibi, ne yazık ki mezartaşı da mevcut değildir. Garip bir tesâdüfle, “Ramazân” kelimesi, ebced hesâbıyla vefâtına tarih olmuştur.

Hocaları

no image
Cezzârzâde Abdullah Efendi
Aklâm-ı Sitte

Talebeleri

no image
Seyyid Abdurrahman
Aklâm-ı Sitte
no image
Hâfız Halîl Efendi
Aklâm-ı Sitte
no image
Tozkoparanzâde Mehmed Efendi
Aklâm-ı Sitte

Ketebe.org İsmail Orman

Hatt-ı nesihteki kudreti ile zamanında Şeyh Hamdullah ekolünün mümtâz hattatları arasına giren Ramazân bin İsmâ‘il, hoş-sohbet kişiliği ile çevresinde sevilen ve sayılan bir kişi idi. Öyle ki, dönemin önde gelen devlet adamlarının uğrak yeri olan meclisinin müdâvimleri arasında Büyük Derviş Alî, Suyolcuzâde Mustafa Efendi ve Hâfız Osman gibi meşhûr hattatlar da vardı. Nitekim son zamanlarında giderek artan rahatsızlıkları nedeniyle ikmâline muvaffak olamadığı mushâf-ı şerîfler, onlar tarafından tamamlanmıştı.

Yazmış olduğu Kur‘an-ı Kerîm’lerden pek azı günümüze intikal etmiş olup Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki H. 1059/M. 1649, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki H. 1053/M. 1643, Ekrem Hakkı Ayverdi hat koleksiyonundaki H. 1065/M. 1655 ve Millet Kütüphânesi’ndeki H. 1076/1665-1666 tarihli mushâfları bu cümledendir. 

Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin

İstanbul’da Hâs Odabaşı Çârşûsu kurbünde Yaylak Câmi’i imâmetiyle evkât-güzâr idi. Hüsn-i hatt-ı sülüs ü neshi Abdullah bin Cezzâr’dan temeşşuk edip resîde-i icâzet oldukta bi’l-külliyye nesh tarafına meyelân ve kitâbet-i Kur’ân-ı azîmü’ş-şâna sarf-ı âvân edip yevmiyye-i mu’ayyeneleri tamâm olmadıkça züvvârdan vüzerâ dahi gelse hâriciyyede tevkif olunur idi. Kibâr-ı rical ziyâretlerini teberrük-i fâl eylemekle ekseriyyâ sa’âdet-hâneleri âyende vü revendeye mahall-i rihâl olur idi. Bu vechle dört yüz mushaf-ı şerif kitabeti şehirdir. İsmleri adedi ki, “ramazân” (1091) târihi Ramazân’ında leyle-i kadrde azm-i îd-gâh-ı beka eyleyip Mevlevîhâne Yenikapısı hâricinde taraf-ı yesârda medfûn ve ahvâli kabri mahdûmları Derviş İbrâhîm tercemesinde beyân olundu.