Seyyid Mehmed Azîz
                            
                                
Hattat                            
                            
                            
                                                                    
                        
                    
                                        Ölüm Tarihi
                                        H. 1130   M. 1718
                                    
                                                                    
                                        Doğum Yeri
                                        İstanbul
                                    
                                                                    
                                        Mezar Yeri
                                        İzmir
                                    
                            Sanatkâr Hakkında
Nakîbü’l-eşrâf Seyyid Abdurrahmân Efendi’nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Şeyhü’l-islâm Paşmakcızâde Seyyid Alî Efendi’nin hemşîre-zâdesi olduğundan fevkalade bir tahsîl gördü. Bu esnâda ilmiyyeye hazırlanan akrânları gibi hatt-ı ta’lik meşkine gayret ederek, Durmuşzâde Ahmed Efendi’den icâzet aldı.
Eğitimini tamamladıktan sonra müderris olup bir müddet İstanbul medreselerinde derse çıktı. Bilâhare ilmiyye zümresine dâhil olarak Medîne Kadısı ve H. 1130 senesi Ramazân ayında(1718) İzmir Hâkimi oldu. Ancak zabtından kısa bir müddet sonra ansızın vefât etti.
Hocaları
                                             Durmuşzade Ahmed Efendi
                                                 
                                                 
                                             
                                         
                                     
                        Ta’lîk
                                             Ketebe.org İsmail orman
Nâ’ibi olan birâderi Müderris Mehmed Ref‘î Efendi ile aynı günde vefât etmiş olan Seyyid Mehmed Azîz Efendi, hatt-ı ta’likin mümtâz sîmâlarından ve vaktinin önemli şâ’irlerinden olduğu menkûldür.
Kaynakça
Tuhfe-i Hattâtîn, s. 708.