KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Kirişçi Yahya Efendi

Hattat
Hafız Osman Aklâm-ı Sitte Ekolü

Ölüm Tarihi H. 1173
M. 1759
Doğum Yeri İstanbul-Davutpaşa
Mezar Yeri İstanbul-Mevlanakapı

Sanatkâr Hakkında

Yedikule’de kirişçilik yapan İsmâ’il Efendi’nin oğlu olup Dâvutpaşa’da doğdu. Kendisi de baba mesleğini devam ettirerek Uzunçarşı’daki dükkânında kiriş ticâret ile meşgul olduğundan, hattatlar arasında “Kirişçi” lâkabıyla anılırdı. Sülüs ve nesih meşkine son zamanlarına yetiştiği Hâfız Osman’dan başladıysa da, ölümü üzerine tilmizlerinden Yusuf Mecdî Efendi’ye devam ederek icâzet aldı.

Meşgalesine rağmen yazı ile alâkasını hiç kesmemiş olan Yahya Efendi, kendinden önceki hattatların eserlerini inceleyerek yazısını geliştirmeye çalışırdı. Böylelikle eslâf ve ahlâf beyninde nâziri olmayan hat-şinâsândan oldu. Derviş-meşreb karakteri nedeniyle evlenmemiş, ömrünü, belli günlerde yazı dersleri verdiği Davud Paşa Cami’ndeki bir odada ikamet ederek geçirmiştir. H. 1173/M. 1759 senesi Cemaziye'l-evvel'in bir hayli yaşlı iken vefât edip Yenikapı hâricinde medfûn bulunan pederinin yanına defnedilmiştir.   

Hocaları

no image
Yusuf Mecdî
Aklâm-ı Sitte

Talebeleri

no image
İsmail Müfîd
Aklâm-ı Sitte

Ketebe.org İsmail Orman

Gördüğü bir yazıyı aradan kırk yıl geçse dahi unutmayacak kadar kuvvetli bir hâfızaya sahip olan Yahya Efendi’nin, sülehâ-yı ümmetten olduğu ve öleceğini anladığı anda teyemmüm edib namaza durduğu, ancak rükû’ya vardığı an ruhunu teslim ettiği mervîdir.   

Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Tuhfe-i Hattatin

Pederi Yedikule’de kirişçi olmakla kendi dahi pîrâye-i dükkân-ı kirişçiyân olup Uzun Çârşû’da kâsibler zümresinden idi. Dâvûd Paşa Câmi’i derûnunda bir hânede sâkin olmakla Hâfız Osmân Efendi’den bir kaç sene temeşşuk edip ba’de’l-irtihâl kendi şürekâsından âti’z-zikr Yûsuf-ı Mecdî’den izn ü icâzetle be-kâm olmuştur. Eslâf u ahlâfında bunlar gibi hat-şinâs kimes-ne zuhûr eylememiştir. Bir kerre ziyâret eylediği kıt’ayı terkibi ve kâğıdın rengi bi’l-külliyye mazbûtu olup elli sene mürûrunda biri yâd ve vasfını îrâd eylese görmeden hâtırına gelip ta’yîn eder idi. Bu ceridenin cem’inde fakire i’ânet-i külliyyesi olmuştur. Hîn-i ihtizârda melikü’l-mevtin zuhûrunu hissedip âbdeste vakt olmadığını idrâk ile derhâl teyemmüm edip namâza ku’ûden şürû’ ve rükn-i rükû’ üzere iken teslîm-i rûh eylediği niçe züvvârın meş-hûdu olmuştur. “İsti’câl-i hicret” (1173) târihi Cumâda’l-ûlâ evâ’ili bir salı günü rıhlet-nümûn ve Yenikapı hâricinde pederi cenbinde medfûndur.