KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri
KETEBE Hat Sanatı, Ünlü Hattatlar, Hat Sanatkârları ve Eserleri

Fatma Rikkat Kunt

Müzehhip
Doğum Tarihi H. 1321
M. 1903
Ölüm Tarihi H. 1406
M. 1986
Doğum Yeri İstanbul - Beylerbeyi
Mezar Yeri İstanbul - Küplüce

Fotoğraflar

Sanatkâr Hakkında

 Fatma Rikkat Kunt (1903 – 1986), 27 Nisan 1903'te Beylerbeyi'nde dünyaya geldi. İsmini babasının yakın arkadaşı Tevfik Fikret vermiştir. Annesi uzun yıllar Beyrut'ta yaşamış Güzide Hanım, babası ise "Büyük Türk Lügati" yazarı ve kitaplarının çoğunda "Şeyh Muhsin-i Fânî” adını kullanan Hüseyin Kâzım Kadri Bey'dir. (1870-1934). Hüseyin Kâzım Kadri Bey, Osmanlı İmparatorluğu'nun idare, siyaset ve ilim alanında oldukça önemli bir ismidir. Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret'in yakın arkadaşıdır. Hüseyin Kâzım Bey, Sultan Abdülhamid tarafından, çalışkanlığı ve dürüstlüğü nedeniyle Trabzon valiliğine atanan Kadri Bey'in (1843-1903) oğludur. Kadri Bey'in babası Hacı Ethem Paşa Sultan Mahmud ve Sultan Abdülmecid devrinde vezirlik yapmıştır. Rikkat Kunt, babasının görevleri dolayısıyla Serez'de, Selanik'te ve Halep'te bulunur. 1913 yılında annesi Güzide Hanım'la büyüdüğü Beyrut'a göç ederler. Babasının görevleri nedeniyle sık sık değişik yerlerde bulunması gerektiğinden Fatma Rikkat Hanım ilk eğitimini mürebbiyelerden alır. Evde çoğu zaman Fransızca konuşulduğundan Fransızca’yı ana dili Türkçe ile beraber öğrenir. Rikkat Hanım, Beyrut’ta Fransız okulunun orta kısmına başlar ve 1.5 sene devam eder. Bu arada Hüseyin Kâzım Bey, Büyük Türk lügati için çalışmalarını hızlandırır. Beyrut kütüphanelerinden, Arap bilginlerden, Hristiyan din adamlarından yararlanır. I.Dünya Savaşı çıktığında Fransız okulunun kapanması ile beraber Rikkat Hanım Alman okuluna gider ve öğrenimine orada devam eder. 1918 yılında yapılan antlaşma ile Suriye ve Lübnan Osmanlı Devleti’nin elinden çıkınca tekrar İstanbul'a dönerler. İstanbul'a dönüşte Rikkat Kunt 15 yaşlarındadır ve İstanbul işgal altındadır. Amerikan Kolejine gitmek ister, ancak babasının arzusu üzerine o zamanlar Çengelköy'de oturan ve Hüseyin Kâzım Bey'in yakın arkadaşı Mehmet Akif Ersoy'dan edebiyat dersleri almaya başlar ve Türkçesini ilerletir. Bu arada Ali Sami Boyar'dan resim dersleri ve o zamanlar İstanbul'da tanınmış piyano hocası Alman Langaberg'den, arkadaşı Münevver Ayaşlı ile birlikte piyano dersleri alırlar. Rikkat Kunt, 1920'de ilk evliliğini yaptığında 17 yaşındadır. Eşi İsmail Sarıca'nın dişçilik öğrenimi için Almanya'ya giderler ve üç sene Almanya'da kalırlar. Rikkat Hanım orada da boş durmaz, konservatuara gider ve piyano derslerine devam eder. İstanbul'a döndüklerinde resital verecek kadar piyano öğrenmiştir. Bu evlilikten oğlu Reşid dünyaya gelir. Bir süre sonra eşiyle geçinemeyip ayrılırlar. Rikkat Kunt ikinci evliliğini 1926 yılında Hariciyeci Fahrettin Gata ile yapar. Eşinin görevi nedeniyle Atina'ya giderler. Bir yıl sonra ikinci oğlu Nur dünyaya gelir. Hazin bir evliliktir bu ve birkaç sene sonra sona erer. Hüseyin Kâzım Bey 1934'de kışı geçirmek için gittiği Tarsus'ta vefat eder. Bu olay üzerine Rikkat Kunt çok üzülür, perişan bir halde içine kapanır. Dayısı Türk edebiyatı profesörü İsmail Hikmet Ertaylan (1889-1967), 1935 yılında vekaleten Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne tayin edilir ve artık Rikkat Hanım'a evlenmeyi düşünmediğine göre birşeylerle ilgilenmesi gerektiğini söyler. 1936 senesinde Rikkat Hanım'ı Akademide Türk Tezyini Sanatlar Bölümü tezhip hocası Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer (1873-1946) ile tanıştırır. Rikkat Kunt, İsmail Hakkı Altunbezer'den çok etkilenmiştir ve sanatçıdan tezhip dersleri almaya başlar. Rikkat Kunt, İsmail Hakkı Altunbezer (1873-1946), Necmeddin Okyay (1883-1976), Halim Özyazıcı (1898-1964), Nuri Korman (1868-1951), Kâmil Akdik (1861-1941), Feyzullah Dayıgil (? – 1949), Tahirzâde Behzat (1889-1947), Muhsin Demironat (1907-1983) ve Emin Barın'ın (1913-1987) bulunduğu grupta çok mutlu olur ve 1968 yılında emekli olana kadar Akademide kalır. Hakkı Bey, büyük bir sanatçıdır; ancak öğrencinin seviyesine inip bildiğini aktaramaz, öğretemez. Söz gelimi kendisine gösterilen bir deseni düzeltmek yerine desenin yenisini çizip, kendi çizdiği desenin uygulanmasını ister. Halbuki Rikkat Hanım, çizdiği desenlerdeki eksikleri görüp düzeltmek ve tezhibi bilinçli olarak öğrenmek ister. Bu arada Akademide çini hocası olarak görev yapan Feyzullah Dayıgil, Rikkat Kunt'a birlikte çalışmayı teklif eder. Zaten hocasının tezhipteki tavrına alışamayan Rikkat Hanım çini atölyesine geçer. Bu duruma İsmail Hakkı Altunbezer epey gücenir. Feyzullah Dayıgil, Rikkat Hanım’la birlikte İstanbul kütüphanelerini, cami ve türbelerini gezerler ve çinileri incelerler. Çinilerdeki laleleri toplayarak bir çalışma hazırlarlar ve bu çalışmayı "İstanbul Çinilerinde Lâle" başlığı altında Vakıflar dergisinde yayınlarlar (1938). Klâsik tezhibe vâkıf olan Necmeddin Okyay, Rikkat Kunt'a klâsik tezhip örneklerini inceleyip kendisine bir yön çizmesi gerektiğini söyler ve o zamanlar kendisinde, bugün ise T.S.M. Kütüphanesi’nde 913 yy. ile kayıtlı bulunan Şeyh Hamdullah ketebeli bir Kur'ân-ı Kerîm'i gösterir ve Rikkat Hanım'ı yönlendirir. Feyzullah Dayıgil, Rikkat Hanımı yönlendiren diğer önemli bir şahıstır. Kendisinde nefes darlığı olduğu için çizip de renklendiremediği birçok deseni Rikkat Hanım renklendirmiştir. Bu şekilde hazırlanmış birçok eserde beraber imzaları bulunmaktadır. Bu arada Akademide İngilizce kurslarına devam eden Rikkat Hanım İngilizce'yi de öğrenmekte güçlük çekmez. 1944 senesinde Akademiden mezun olan Rikkat Kunt, mezuniyet ödevi olarak altıgen bir çini masa deseni hazırlar ve uygular. Rûmî motiflerinden oluşan yedi parça halindeki masa, sır altı tekniğinde Kütahya'da Azmi Çini Fabrikası’nda pişirilir. Mezuniyetten sonra, Akademi müdürü Burhan Toprak, Rikkat Hanım’ı Akademi Kütüphanesi’nde çalışma konusunda ikna eder ve Rikkat Hanım 1948 yılına kadar kütüphanecilik yapar. Ancak sanatçının kalbinde hocalık yatmaktadır. 1946 yılında İsmail Hakkı Altunbezer'in vefat etmesi üzerine tezhip atölyesinin bütün yükü Muhsin Demironat üzerine kalır ve Rikkat Hanım’ı yanına ister. Bu arada 1948'de Necmeddin Okyay emekli olur ve yerine Rikkat Hanım’ın tayin olmasını ister. Rikkat Kunt’un tayininin geldiği sırada Akademide çıkan yangın sonucunda Akademi Kütüphanesi’ndeki bütün sanat kitapları yanar. Bu olay Rikkat Kunt’u derinden etkilemiştir. Sanatçı, 1948 yılı nisan ayında Muhsin Demironat'ın yanında çini ve tezhip hocalığına başlar. 1966 senesinde Muhsin Demironat Yıldız Porselen Fabrikası’na müdür tayin edilir. Rikkat Kunt yalnız kalır. Bölümde öğrenci azalır ve Rikkat Hanım 1968'de emekli olduğunda tezhip atölyesi de kapanmıştır. Bundan sonra Rikkat Kunt çalışmalarına Beylerbeyi'ndeki evinde devam eder. Aynı yıl Portekiz'in Lizbon kentinde sel baskını olması üzerine, Gülbenkyan Müzesi’ndeki Türk eserleri harap olmuştur. 1970 senesinde Rikkat Hanım, Prof. Emin Barın (1913-1987) ve İslam Seçen ile birlikte Portekiz'e davet edilir, selden bozulan eserlerin restorasyonlarını yaparlar.Bu arada Ali Şîr Nevâî'nin eserlerinde bulunan minyatürlerin restorasyonuna başlayan Rikkat Kunt, sağlığının bozulması üzerine İstanbul'a döner ve geri kalan minyatürlerin restorasyonlarına evinde devam eder ve tamamlar. Sanat yaşantısına evinde devam eden, birbirinden kıymetli yüzlerce eser veren Rikkat Kunt, 14 Ocak 1986'da Beylerbeyi'ndeki evinde vefat etti ve Küplüce Mezarlığı’nda çok sevdiği babasının yanına defnedildi.  


Eserleri

Hocaları

İsmail Hakkı Altunbezer
Tezhip
Hüseyin Feyzullah Dayıgil
Tezhip

Talebeleri

Fatma İnci Ayan Birol
Tezhip
Tezhip
H. 1366-1367 / M. 1947
Fatma Çiçek Derman
Tezhip
Dündar Tahsin Aykutalp
Tezhip
Mustafa Çelebi
Tezhip
Melek Antel
Tezhip
H. 1366-1367 / M. 1947
Faruk Taşkale
Tezhip
H. 1404-1407 / M. 1984-1986
Meral Ilgaz
Tezhip

Faaliyetler